Osmanlı'da İpekçilik
- yaseminkaradag1996
- 7 Kas 2021
- 2 dakikada okunur

16.yüzyılın ortalarına doğru, Osmanlı'da zenginliğin ve refahın artmasına bağlı olarak sarayda yaşayanların ve üst kesim halkın giyinme zevkinde bazı değişimler oluşur. Daha süslü, gösterişli kıyafetler ilgi görür, bu da ipekli dokumacılığın çeşitlenmesine, ülkenin dört bir yanında yaygınlaşmasına yol açar. Bursa'dan sonra İstanbul, Edirne, Amasya, Denizli, İzmir, Konya illerinde ipekli kumaşlar dokunmaya başlanır.

Halkın yaşam tarzını bu denli şekillendiren ipek, sarayda da gerekli ilgiyi görür. Sultanlar başta kıyafet olarak, yataklarında, yorganlarda, bayrak ve sancaklarda, kısacası pek çok alanda ipeği kullanırlar. Yabancı elçilere ipekli kaftanlar verilir, yüksek devlet memurlarına tayinlerinde ipekli hil'at giydirilir.
Kumaşlar sarayda hazine eşyası olarak kabul edilir ve saray yaşamının ayrılmaz bir parçası haline gelir. Öyle ki saray, kendi ihtiyacını karşılamak için, dokumacıların çalışacağı özel atölyeler kurar ve kendi bünyesinde gözetir.
İpeklilerin malzemesi, deseni, renginin kalitesi ve fiyatı, her zaman saray tarafından kontrol altında tutulur. Kanunlar ile tespit edilen rakamların dışına çıkmak, çözgü tellerini azaltmak veya ipek yerine başka iplik, örneğin pamuk konulması büyük suç sayılır ve cezalandırmalara tabi tutulur.
Osmanlı dönemi yazılı kayıtlarında adı geçen birçok ipekli dokuma çeşidi mevcuttur. Kemha, atlas, kutnu, bürümcük, çatma, kadife, tafta, futa gibi birçok çeşidi bulunur ve bunların dokunmasında gerekli olan tüm bilgiler yine kanunnamede yazılıdır.

Çatma, 15. yüzyıldan itibaren dokunan, dış giyim için olduğu kadar döşemelik için de uygun bir kumaştır. Bursa, İstanbul ve Bilecik atölyelerinin çatma kadifeden sedir yastıkları çok ünlüdür.

Kemha, ipekli dokumalar arasında sarayın ve halkın beğenisine en uygun, ağır, gösterişli, tok bir kumaştır. Atkısı ve çözgüsü ipek, üst sıra atkısı ayrıca altın veya gümüş kılaptanla takviyelidir.

Kutnu, çözgüsü ipek, atkısı pamuk ve ipek karışımı olan yumuşak bir kumaştır. Kadınlar için kaftan yapımında ve döşemelikte kullanılır.
Üsküdar, Yenikapı, Tepebaşı, Galata gibi farklı bölgelere yayılan dokuma atölyelerinin yerini, 1844'te saray tarafından kurulan Hereke Fabrikaları üstlenir.
Osmanlı'da ipek çekme sanayii ise 1845 yılında Bursa'da kurulan fabrika ile başlar, Bursa ve İzmit dolaylarında kurulan diğer fabrikalarla birlikte büyük bir gelişme göstererek sayıları 1860 yılına kadar 85'e ulaşır. Bu dönem, ipekböcekçiliğinin en ileri dönemidir.
1888 yılında, "Harir Darü't-talimi" yani, İpekböcekçiliği Enstitüsü kurulur. Burada tohum üretimi, ipekböceği bakım ve beslenmesi ile ilgili eğitimler verilir.

Comments